Vakta ki mazi derelerinde hükümferma olan garaz ve husumet ve meyl-üt tefevvuku tevlid eden hissiyat ve müyulat ve kuvvet idi.
O zamanın ehlini irşad için iknaiyat-ı hitabiye kâfi idi.
Zira hissiyatı okşayan ve
müyulata tesir ettiren,
müddeayı müzeyyene ve
şaşaalandırmak veyahut
hâile veya
kuvve-i belâgatla hayale me'nus kılmak,
bürhanın yerini tutar idi.
Fakat bizi onlara kıyas etmek,
hareket-i ric'iyye ile o zamanın köşelerine sokmak demektir.
Herbir zamanın bir hükmü var.
Biz delil isteriz, tasvir-i müddea ile aldanmayız.
Vakta ki hal sahrasında istikbal dağlarına daima yağmur veren hakaik-i hikmetin maden-i tebahhuratı
efkâr ve
akıl ve
hak ve
hikmet olduklarından ve
yeni tevellüde başlayan
meyl-i taharri-i hakikat ve
aşk-ı hak ve
menfaat-ı umumiyeyi menfaat-ı şahsiyeye tercih ve
meyl-i insaniyetkâraneyi intac eyleyen berahin-i katıadan başka
isbat-ı müddea birşeyle olmaz...
Biz ehl-i haliz,
namzed-i istikbaliz.
Tasvir ve
tezyin-i müddea,
zihnimizi işba' etmiyor.
Bürhan isteriz.
Muhakemat ( 36 )
28.02.2013
tcinar
Aklıma birşey takıldı ya, neden sohbetlerde hiç ağlayan ve ağlatan abiler görmüyoruz? Bizim başka cemaatlerden duygu eksikliğimiz mi var? Risale-i Nur derslerinde ağlandığını hiç görmedik, şakası bir yana merakımdan soruyorum ağlamalı sohbetlerle gülmeli sohbetler arasında nasıl bir fark var? (not: biz abilerimizi hassaten Hasan abimizi seviyoruz:)
25.02.2013
00:03:18
MEVZUYU HÜLASALA MADDE BAŞLIKLARINI OLUŞTUR | B:444916.07.2024
00:41:20
NAZM-I MAANİSİNE GÖRE BAK | B:534316.07.2024
00:06:57
METNİ MADDELERE DÖNÜŞTÜR BAK | B:630016.07.2024
00:25:09
CÜMLE VE PARAGRAFI TANZİM VE TASNİF ET ÖYLE BAK | B:723216.07.2024
Yorumlar
Yorum YapVakta ki mazi derelerinde hükümferma olan garaz ve husumet ve meyl-üt tefevvuku tevlid eden hissiyat ve müyulat ve kuvvet idi. O zamanın ehlini irşad için iknaiyat-ı hitabiye kâfi idi. Zira hissiyatı okşayan ve müyulata tesir ettiren, müddeayı müzeyyene ve şaşaalandırmak veyahut hâile veya kuvve-i belâgatla hayale me'nus kılmak, bürhanın yerini tutar idi. Fakat bizi onlara kıyas etmek, hareket-i ric'iyye ile o zamanın köşelerine sokmak demektir. Herbir zamanın bir hükmü var. Biz delil isteriz, tasvir-i müddea ile aldanmayız. Vakta ki hal sahrasında istikbal dağlarına daima yağmur veren hakaik-i hikmetin maden-i tebahhuratı efkâr ve akıl ve hak ve hikmet olduklarından ve yeni tevellüde başlayan meyl-i taharri-i hakikat ve aşk-ı hak ve menfaat-ı umumiyeyi menfaat-ı şahsiyeye tercih ve meyl-i insaniyetkâraneyi intac eyleyen berahin-i katıadan başka isbat-ı müddea birşeyle olmaz... Biz ehl-i haliz, namzed-i istikbaliz. Tasvir ve tezyin-i müddea, zihnimizi işba' etmiyor. Bürhan isteriz. Muhakemat ( 36 )
28.02.2013Aklıma birşey takıldı ya, neden sohbetlerde hiç ağlayan ve ağlatan abiler görmüyoruz? Bizim başka cemaatlerden duygu eksikliğimiz mi var? Risale-i Nur derslerinde ağlandığını hiç görmedik, şakası bir yana merakımdan soruyorum ağlamalı sohbetlerle gülmeli sohbetler arasında nasıl bir fark var? (not: biz abilerimizi hassaten Hasan abimizi seviyoruz:)
25.02.2013