NOTLARIN ORJİNAL HALİ İÇİN TIKLAYINIZ
89/27-30 : Sonra Allah mü’min kullarına şöyle buyurur : Ey huzurlu nefs! Sen Rabbinden Rabbinde senden razı olarak haydi kullarımın arasına ve onlarla Cennetime gir.
Huzura erebilmesi için hazır olması lazım, hazırdan sonra sana yaptığı tesir huzurdur. Bir şey hazır olmazsa sende huzur olmaz.
evet bizi mutlu eden insanlar da bizde hazır olurlarsa manalarıyla ruhlarıyla kalpleriyle yine huzur oluyor. bu hazır olmak ki, zamandan ve mekandan kayıtsız bir şekilde irtibatı sağlıyor olduğundan üstadımızın ifade ettiği gibi Allah namına sevdiklerimiz ve ünsiyet ettiklerimizden firak elemini çekmeyiz ve hatta ölümleri bile bizi onlardan ayırmadığıdan o ünsiyet ve dostluk lezzet verir.
“Ahbablara muhabbetin ise: Madem "Lillah" içindir. O ahbabların firakları, hattâ ölümleri, sohbetinize ve uhuvvetinize mani olmadığı için, o manevî muhabbet ve ruhanî irtibattan istifade edersin. Ve mülâkat lezzeti daimî olur. "Lillah" için olmazsa, bir günlük mülâkat lezzeti, yüz günlük firak elemini netice verir. “ Sözler ( 644 )
“Cennetime gir.” diyor, işte halet …
“kader ve hâli ve vicdanidir.”
Rıza-i ilahi amelin neticesi değildir, Rıza-i ilahi amelin içindedir. Amelin evvelinde, ahirinde, zahirinde ve batınındadır Allahın rızası. Mutluluk yolun sonunda değil, yürüdüğün yoldadır. İhlas risalesi ruhun cennetidir. Sırat köprüsü de “ihdinas sıratal müstakim” dir. Riya ise ruhun cehennemidir. Rıza-i ilahi, hidayet, ihlas ruhun cennetidir.
evveli, ahiri, zahiri ve batınıdır yani.
Allah razı olmasa zaten sen onu yapamazdın, sevemezdin.
Mutluluğunu şarta bağlama
halet içine girdiğimiz şeydir, sirayet ise aktarımdır su borusu gibi, insiba ve in’ikas ise ise kişinin doğasından çıkıp karşıyı etkileyen içsel yapısıdır. halet hariç veya dahilin istidat ve kabiliyetlerinden ortaya çıkan balon, havuz, içinde bulunduğun durum
öyleyse bir şeyi evveli ahiri zahiri ve batınıyla düşünmek lazım hep ve bilmeli ki zahirinde, ahirinde yani neticesinde bir güzellik varsa evvelinde ahirinde de aynı güzellik vardır.
evet daha önceden Hasan abinin başka bir dersinde bahsettiği gibi “Her zorlukla birlikte bir kolaylık vardır” ayeti kolaylığın zorluğun içinde olduğunu da söylüyor ve yine bu manada “zahmette rahmet vardır” ve kamil insanların musibetleri mesruriyetle karşılamalarını ve çalışmanın içindeki muaccel zevki, doğru yolda olmanın zevkini de bu doğrultuda düşünebiliriz. öyleyse hedefin yolunda olmaktır önemli olan çünkü evveli de ahiri de zahiri de batını da birdir. Rabbimiz bir kere Razı oldu mu tamamdır, çünkü evvelini ahirini zahirini batınını görerek oluyor her şey.
Sen hiç yastığınla havlunla konuştun mu? sirayet ediyorsun! Üstad da Çınar ağacına sarılıp ağlamadı mı ?
evet kullandığımız eşyalara sirayet etmemiz ile onlarda biz oluyoruz. yani havlumda kalemimde kitabımda yastığımda yorganımda “ben” yada “bana ait” olan var. böylesi bir bakış o eşyayı da maddenin ötesine taşıyarak manalar ile yükleyerek başka bir boyut ve anlam katıyor ki artık o “sana ait olanlar” “sirayet ettiklerinle” aranda bir bağ bir ünsiyet peyda ediyor. dolayısıyla insan ünsiyet ettiğini sever ve belki ondan dahi ünsiyet alır güzel bir dostu ahbabıdır ve insan dostuyla konuşur hem hal olur, aynen öyle de sana ait olanlarla senin sirayet edip ünsiyet kurduklarınla konuşmak da güzel mana his ve hatta ulvi bir duygu …
Haletler ya cehennem yada cennetin oluyor, ruhuna vedia bırakılan örneklerle aslı olan alemlere bakarsın. seni aslından fıtratından çıkaran şey şeytanın girdiğin yerde cehennemin odundan çıkan ateş odunu yaktığı odundan çıkan duman odunu içine aldığı gibi haletlerde böyle …
Haletler yoğunlaşmış ervah-ı aliyeler ve ervah-ı habiseler olarak gözükür, onları çeker.
haletlerin ifratı tefriti var, ifratı şeytanı çeker, tefriti cinleri ervah-ı habiseleri çeker
haletler kendine göre bir şeyleri çeker, arının bala sineğin pisliğe gelmesi gibi
sen eşek olmasan kimse sana semer vuramaz
önce haletin çöküyor, zaten ötekiler hazır, hemen musallat oluyorlar
çaresi ne : özgüvenine, dirayetine(öz benliğine uygun hal sahibi olma)
israf : özbenliğini, kişiliğini ve kimliğini yıkar, başka :
temiz olmayan, şükürsüz, kanaatsiz, farkındalığı olmayan tatminsiz insanlardır
Rıza-yı ilahiye mazhar sırf ahirette mi olunur? Burada bile fena-i mutlaka mazhar olunuyor. Rıza-i ilahiye mazhar olursan nasıl bir halete sokar seni, buhran, bunalım, stres ve hastalıklar, aklın ve ruhun cehennemi olduğunu sakın unutma. Fecr Suresi
kalbe gelen manaların ilhamların artmasını istiyorsan : takvanı artır, külliyattan başka kitap okuma yani bir şeye odaklan onla yat onla kalk, samimi iste,
sevmeyi eyleme dönüştür, fazla mesai verin, beşeriyetten çıkmak istiyorsan ruhaniyata zaman vereceksin.
ne olmak istiyorsan o işi yapanlarla beraber ol
küçük şeylerle mutlu olmayı beceremeyenler büyük şeylerle de mutlu olmaz
Haricin haletiyle tesirinde kalarak veya sana sirayet ederek sende de aynı halet çıkabiliyor.
Yamuk yumuk bir adam senin haletini bozabilir.
Hadis : “Bana arkadaşını söyle, sana kim olduğunu söyleyeyim.” “Kişi arkadaşının dini üzeredir.”
kötü insanlarla beraber iken kendinizi iyi hissedemezsiniz. zenginlerle beraber olan elindekinin kıymetini bilemez “kadınlarla oturup kalkanın şehveti artar, zenginlerle oturup kalkan kanaatsizliği artar.”
alimlerle oturup kalkan ilme şevki artar.
Haletin kudsisi de var suflisi de var. Sanki koku balığın neresindeyse halet de istidat ve kabiliyetin orasında. Şartları ortaya çıkınca balığın sıfatları, kokusu ortaya çıktığı gibi halet de enfüsi alemde de böyle çıkıyor.
koku üzerine siner, halet de öyle.
Zeval ve firak haletleri kalpten çıkıyor. “kalbe en elîm ve en müdhiş halet olan mütemadî zeval ve firak belası içinde…” Mektubat ( 410 )
firak kalkarsa ölüm yoktur : tebdil-i mekandır, tahvil-i vücuddur.
“ölümün ölümü” diye bir ders var
istiğrak da bir halettir. M.449
“hakikat sarhoşluğu” var, deha da var, deha “taakkul” mertebesinde
Tefekkür edince ortaya çıkan ve seni içine alan halet-i ruhiye deniyor. Tefekkürle o alemler alemimize misafir oluyorlar. Nasıl ki mobese ile şehri bilgisayarımız da seyrettiğimiz gibi o alemleri de alemlerimize taşınması ve görünmesinin koridoru şifresi ise tefekkürdür. Halet mekanı ve zamanıdır. Mülkü melekütün üzerinden kaldıran inkişaftır. Yani örtünün üzerinden kaldırılması gibi. L.51
Halet : Melekütün üzerindeki mülkün inceleşmesi, çünkü halet zaman ve mekanın bütünlüğünden kaynaklanıyor. örtü zaman ve mekandır.
Halet realitedir, gerçektir ve esmaların dışavurumlarıdır. Esmaların ve enfüsi alemlerin bilkuvveden bilfiile dönüşmüş haline deniyor. L.98
Yorumlar
Yorum Yapselamun aleykum hocam risalei nurdan numara veriyorsunuz ya konuyu soylerseniz bizde bakabşlelim cunku yayınevleri farkı var herkesde envar yayınevi olmayabilir tsk.
22.03.2015Elhamdulillah..MaşaAllah
31.07.2014esselamualeykum! 16.42yi dinlerken dedin ki: "HALETİN BOZULDUMU" Ben Nurun ilk kapısını tashih ederken bunu dedin o anki cümlem ise: "meş'um bir âlet hükmüne düşer." Nur'un İlk Kapısı ( 12 ) tevafuk oldu. * Âlemde tesadüf yoktur. Mesnevi-i Nuriye ( 243 ) * tesadüf yoktur. Hâkim olan bir dest-i gaybî ve kader-i İlahîdir. Barla Lahikası ( 218 ) * bu hâdisede hiç tesadüfe havale edilmez Sikke-i Tasdik-i Gaybi ( 207 ) * selam ve dua ile
31.07.2014indirme linki eklenmiştir
25.06.2014