Emirdağ Lahikası-1: 216 ( Sırrın Sırrı) - (Müzakereli)-Bu dersi hanımlar istemişti.

2344 27.09.2014
İndirİndirmek içi sağ tıklayarak "Bağlantıyı Farklı Kaydet" menüsüne tıklayınız

SIRRIN SIRRI...EMİRDAG.1..216..envar.yay

                                              1..199.sözler.yay

   Size hayatımda vefattan sonra elinize geçecek manevî malımı ve hukukumu size vermeğe ve
ﻣُﻮﺗُﻮﺍ ﻗَﺒْﻞَ ﺍَﻥْ
ﺗَﻤُﻮﺗُﻮﺍ
sırrına binaen, ölümden evvel sizi bilfiil vâris yapmağa dair bir Nur şakirdi sordu ki: "Hikmet nedir? Sizi daha çok zaman aramızda görmek istiyoruz. İnşâallah öyle kalacaksınız."
   Ben de dedim ki: Eğer vefattan sonra bu hakikî ve hakikatlı vârislerin eline bu malım geçse, dünya malı gibi bir derece taksim olur; derecesine göre herbirisi maldan bir kısmına hakikî mâlik olur, umumuna mâlik olamaz. Fakat ölümden evvel vârislere verilse; emval-i uhrevî gibi herbirisi umum o mala, o nur lâmbasına derecesine göre mâlik sayılır; herbirisi küçük birer Said olur; bir nöbetçi yerine, binler nöbetçiler olur. Said'in irsiyette yalnız binden bir hisse sahibi bir Nurcu olmaz, belki tam bir genç Said olur. Meselâ o emval, emval-i Nuriye, farazâ bir hazine kadar olsa, binler Nurculara tevziatta, taksimatta yirmişer, yüzer altun düşebilir; fakat vefat etmeden onları onlara vermek, bir sırr-ı azîme binaen, herbirine istidadına göre, haslara bir milyon birden düşebilir. Bu sırrın bir sırrı var, şimdi izah edemem.
   Yine o şakird dedi ki: "Herbir has şakirdin, senin gibi hayatını ve bütün rahatını feda edebilir mi ki, o koca malı bütün birden alsın?" Ben de dedim ki: İnşâallah tesanüdün sırr-ı azîmi ile -ki, üç elifi tesanüdle yüz onbir kuvvetinde gösterdiği gibi- has şakirdlerin mabeynindeki tesanüd-ü hakikînin verdiği kuvvet, benim gibi bir bîçarenin sizce fevkalâde zannedilen fedakârlığından geri kalmayacaktır inşâallah.

Emirdağ-1 - 216..envar.
                1 - 199..sözler.

  VASİYETNAMEMDİR
   Aziz, sıddık kardeşlerim ve vârislerim!
   Ecel gizli olmasından, vasiyetname yazmak sünnettir. Benim metrukâtım ve Risale-i Nur'dan olan benim hususî kitablarım ve güzel cildlenmiş mecmualarım vesair şeylerimin bütününü, Gül ve Nur fabrikalarının heyetine, başta Hüsrev ve Tahirî olarak o heyetten oniki
{(*): Kardeşim Abdülmecid, Zübeyr, Mustafa Sungur, Ceylan, Mehmed Kaya, Hüsnü, Bayram, Rüşdü, Abdullah, Ahmed Aytimur, Âtıf, Tillo'lu Said, Mustafa, Mustafa, Seyyid Sâlih.}
kahraman kardeşlerime vasiyet ediyorum. Onlara bırakıyorum ki; emr-i hak olan ecelim geldiği zaman, benim arkamda o metrukâtım, benim bedelime o sadık ve mübarek ellerde hizmet-i Nuriye ve imaniyede çalışsın ve istimal edilsin.
   Kardeşlerim! Bu vasiyetten telaş etmeyiniz. Ben, teessürattan ve dokuz defa zehirlenmekten, pek çok zaîf olmakla beraber; gizli münafıkların desiselerle müteaddid sû'-i kasdları için bu vasiyeti yazdım. Merak etmeyiniz, inayet-i Rabbaniye ve hıfz-ı İlahî devam ediyor.
ﺍَﻟْﺒَﺎﻗِﻰ ﻫُﻮَ
ﺍﻟْﺒَﺎﻗِﻰ
  Kardeşiniz Said Nursî
  * * *

Emirdağ-1 - 136.envar.
                1 - 125.sözler.yay

Eğer böyle bir vasiyet yazmamış olsaydı...böyle bir hakikatı söylememiş olsaydı o hazine bir kaç kişiye münhasır kalacaktı...işte şahsı manevi çıkarmış oldu.

Çünkü makam tek olurdu...artık orayı kapışmak için herkez oraya göz dikecekti..

Bu sırrın sırrınıda üstad hz.leri izah etmiş..

Eğer sırr-ı uhuvvet ve ittihad-ı maksad ve ittifak-ı vazife ile tevafuk edip bir çizgi üstünde omuz omuza verseler, o vakit dörtbin dörtyüz kırkdört kuvvetinde ve kıymetinde olduğu gibi.. hakikî sırr-ı ihlas ile, onaltı fedakâr kardeşlerin kıymet ve kuvvet-i maneviyesi dört binden geçtiğine, pek çok vukuat-ı tarihiye şehadet ediyor.

Bu sırrın sırrı şudur ki: Hakikî, samimî bir ittifakta herbir ferd, sair kardeşlerin gözüyle de bakabilir ve kulaklarıyla da işitebilir. Güya on hakikî müttehid adamın herbiri yirmi gözle bakıyor, on akılla düşünüyor, yirmi kulakla işitiyor, yirmi elle çalışıyor bir tarzda manevî kıymeti ve kuvvetleri vardır.
{(Haşiye): Evet sırr-ı ihlas ile samimî tesanüd ve ittihad, hadsiz menfaate medar olduğu gibi; korkulara hattâ ölüme karşı en mühim bir siper, bir nokta-i istinaddır. Çünki ölüm gelse, bir ruhu alır. Sırr-ı uhuvvet-i hakikiye ile rıza-yı İlahî yolunda, âhirete müteallik işlerde, kardeşleri adedince ruhları olduğundan biri ölse, "Diğer ruhlarım sağlam kalsınlar; zira o ruhlar her vakit sevabları bana kazandırmakla manevî bir hayatı idame ettiklerinden ben ölmüyorum." diyerek, ölümü gülerek karşılar. "Ve o ruhlar vasıtasıyla sevab cihetinde yaşıyorum, yalnız günah cihetinde ölüyorum." der, rahatla yatar.}

Lemalar - 161..envar.
                - 166.sözler.

Uhuvvet nedir dersen..anladığım..
O hoşgeldiniz nasılsınız tabi tabi falan uhuvvetin gereğini yapmak...ona gerektiği gibi muamele etmek..uhuvvettir..

Uhuvvet bir esastır kuraldır düsturdur yöntemdir ..ama ondan istenilen neticeyi gayeyi koymakla birlikte sırlarda ortaya çıkıyor...

Uhuvvet ve muhabbet bir zemindir..ona dimağen ve fiilen sahip çıkarsak o sahip çıkmaktan ortaya çıkan fazilet ve kemalatlar...

Sırrı uhuvvet ise

    ONALTINCI DEVA:
   Ey sıkıntıdan şekva eden hasta! Hastalık, hayat-ı içtimaiye-i insaniyede en mühim ve gayet güzel olan hürmet ve merhameti telkin eder. Çünki insanı vahşete ve merhametsizliğe sevkeden istiğnadan kurtarıyor. Çünki
ﺍِﻥَّ ﺍْﻻ‌ِﻧْﺴَﺎﻥَ ﻟَﻴَﻄْﻐَﻰ ٭ ﺍَﻥْ ﺭَﺍَﻩُ
ﺍﺳْﺘَﻐْﻨَﻰ
sırrıyla, sıhhat ve âfiyetten gelen istiğnada bulunan bir nefs-i emmare, şâyan-ı hürmet çok uhuvvetlere karşı hürmeti hissetmez. Ve şâyan-ı merhamet ve şefkat olan musibetzedelere ve hastalıklılara merhameti duymaz. Ne vakit hasta olsa, o hastalıkta aczini ve fakrını anlar, lâyık-ı hürmet olan ihvanlarına ihtiram eder. Ziyaretine gelen veya ona yardım eden mü'min kardeşlerine karşı hürmeti hisseder. Ve rikkat-ı cinsiyeden gelen şefkat-ı insaniye ve en mühim bir haslet-i İslâmiye olan musibetzedelere karşı merhameti hissedip, onları nefsine kıyas ederek, onlara tam manasıyla acır, şefkat eder, elinden gelse muavenet eder, hiç olmazsa dua eder, hiç olmazsa şer'an sünnet olan keyfini sormak için ziyaretine gider, sevab kazanır.

Lemalar - 214.envar...
                - 224.sözler..

Elbette dört ferdden bin yüz onbir kuvvet-i maneviyeyi temin eden sırr-ı ihlası kazanmak ile, tesanüd ve ittihad-ı hakikîye muhtacız ve mecburuz. Evet üç elif ittihad etmezse, üç kıymeti var. Sırr-ı adediyet ile ittihad etse, yüz onbir kıymet alır. Dört kerre dört ayrı ayrı olsa, onaltı kıymeti var. Eğer sırr-ı uhuvvet ve ittihad-ı maksad ve ittifak-ı vazife ile tevafuk edip bir çizgi üstünde omuz omuza verseler, o vakit dörtbin dörtyüz kırkdört kuvvetinde ve kıymetinde olduğu gibi.. hakikî sırr-ı ihlas ile, onaltı fedakâr kardeşlerin kıymet ve kuvvet-i maneviyesi dört binden geçtiğine, pek çok vukuat-ı tarihiye şehadet ediyor.
   Bu sırrın sırrı şudur ki: Hakikî, samimî bir ittifakta herbir ferd, sair kardeşlerin gözüyle de bakabilir ve kulaklarıyla da işitebilir. Güya on hakikî müttehid adamın herbiri yirmi gözle bakıyor, on akılla düşünüyor, yirmi kulakla işitiyor, yirmi elle çalışıyor bir tarzda manevî kıymeti ve kuvvetleri vardır.
{(Haşiye): Evet sırr-ı ihlas ile samimî tesanüd ve ittihad, hadsiz menfaate medar olduğu gibi; korkulara hattâ ölüme karşı en mühim bir siper, bir nokta-i istinaddır. Çünki ölüm gelse, bir ruhu alır. Sırr-ı uhuvvet-i hakikiye ile rıza-yı İlahî yolunda, âhirete müteallik işlerde, kardeşleri adedince ruhları olduğundan biri ölse, "Diğer ruhlarım sağlam kalsınlar; zira o ruhlar her vakit sevabları bana kazandırmakla manevî bir hayatı idame ettiklerinden ben ölmüyorum." diyerek, ölümü gülerek karşılar. "Ve o ruhlar vasıtasıyla sevab cihetinde yaşıyorum, yalnız günah cihetinde ölüyorum." der, rahatla yatar.}

Lemalar - 161.envar
                - 166.sözler.yay.

o vakit dörtbin dörtyüz kırkdört kuvveti ise
Mesela dört tane ayna olsa öne arkaya sağa sola koysak bu aynaların ortasına otursak...sayısız oluruz..üstad hz.leri herbir insan aynadır diyor ya..işte o dört kişinin herbiri bir aynadır.. sırr-ı uhuvvet ve ittihad-ı maksad ve ittifak-ı vazife ile tevafuk edip bir çizgi üstünde omuz omuza verseler bu dört kişi..karşı karşıya geldi ya...yalnız bu sırların yani sırr-ı uhuvvet ve ittihad-ı maksad ve ittifak-ı vazife nin üçü o dört kişide aynı anda olması lazım...o zaman işte o vakit dörtbin dörtyüz kırkdört kuvvetinde ve kıymetinde olurlar...düşün ayna maddi dir bu dört tarafı çevrilmiş aynanın ortasında olsan sonsuz olursa..madde de böyle olursa ...
ya bu sırları ruhunda taşıyan kişi ne olur ...

Fakat ölümden evvel vârislere verilse; emval-i uhrevî gibi herbirisi umum o mala, o nur lâmbasına derecesine göre mâlik sayılır; herbirisi küçük birer Said olur..

diyelimki ölmeden önce varislere dağıttın..şartlar koydun...koyduğun şartlara öbür talebeler nasıl bunlara hayatını feda edecekler...üstad hz.leri hem maddi hem manevi hayatını  bu hizmete feda etti..

Bak üstad o mektubun devamında ne diyor.

Yine o şakird dedi ki: "Herbir has şakirdin, senin gibi hayatını ve bütün rahatını feda edebilir mi ki...

Yani ancak üstad gibi olacak ki...bunun verilmesi lazım ki , ondan sonra şahs-i maneviden alsın...nasıl alacak bu mümkün mü , değil ...Said Nursi hazretleri gibi her hissimizi maksadımıza nasıl feda edeceksin...verebilirsen alırsın şahs-ı manevinin tümünü ....alamayacağını bildiği için şahıstan çıkarıyor....

Ben de dedim ki: İnşâallah tesanüdün sırr-ı azîmi ile -ki, üç elifi tesanüdle yüz onbir kuvvetinde gösterdiği gibi- has şakirdlerin mabeynindeki tesanüd-ü hakikînin verdiği kuvvet, benim gibi bir bîçarenin sizce fevkalâde zannedilen fedakârlığından geri kalmayacaktır inşâallah.

İşte sırrın sırrı bu tesanüdün sırr-ı azimi..dir

   Aziz kardeşlerim! Evvel âhir tavsiyemiz: Tesanüdünüzü muhafaza; enaniyet, benlik, rekabetten tahaffuz ve itidal-i dem ve ihtiyattır.

Şualar - 312..envar.
            -  273..sözler.

Üstad şimdi sağ olsaydı ne diyecekti bize ..
diye sorulsa...evvel ve ahir ..şimdi ve sonra gelsem tavsiyemiz...
1- Tesanüdünüzü muhafaza
2-  enaniyet, benlik, rekabetten tahaffuz
3-  itidal-i dem ve ihtiyattır.
İtidal-i dem=soğuk kanlılık..düşünerek ölçülü tedbirli hareket etmek demektir..
.
( Risale-i Nur şakirdleri yabanilere karşı lüzumsuz medar-ı bahs ve münazaa edilmemek lâzımdır ve ihtiyat etmek elzemdir ve itidal-i demmi muhafaza etmek vâcibdir.
Kastamonu - 248 )envar
                     - 200 )sözler

işte üç elif ' i o sır ile yüzonbir kuvvetinde gözüküyor...o sırr-ı azim...sırrın sırrı neymiş üç elif yüzonbir oluyor...dört elif i dörtbin dörtyüz kırkdört eden işte bu sırr-ı azim oluyor..

has şakirdlerin mabeynindeki tesanüd-ü hakikînin verdiği kuvvet, benim gibi bir bîçarenin sizce fevkalâde zannedilen fedakârlığından geri kalmayacaktır inşâallah.

Emval-i uhreviyede sırr-ı ihlas ile iştirak ve sırr-ı uhuvvet ile tesanüd ve sırr-ı ittihad ile teşrik-ül mesaî.. o iştirak-i a'malden hasıl olan umum yekûn ve umum nur herbirinin defter-i a'maline bitamamiha gireceği ehl-i hakikat mabeyninde meşhud ve vaki'dir ve vüs'at-i rahmet ve kerem-i İlahînin muktezasıdır.

Lemalar - 165.envar.
               -  170.sözler.yay.

Lâkin ittihad, cehl ile olmaz. İttihad, imtizac-ı efkârdır. İmtizac-ı efkâr, marifetin şua'-ı elektrikiyle olur.

Münazarat - 73

Maksadımız: Dinî cemaatlar maksadda ittihad etmelidirler. Mesalikte ve meşreblerde ittihad mümkün olmadığı gibi, caiz de değildir. Zira taklid yolunu açar ve "Neme lâzım, başkası düşünsün" sözünü de söylettirir.

Hutbe-i Şamiye - 99

Ne demek dini cemaatlar maksadda ittihad etmelidirler...mesela tarikatçılar..süleymancılar..nakşi...kadiri..
nurcu...yani bunlar dinin açık yasaklarına ve emirlerine beraber lebbeyk demeleri lazım..cemaatin düsturlarına değil...mesela nurcu dese ki bizim meslek ve meşrebime nurculuğun adedi kuralı budur...böyle yapman lazım demen ihtilafa zemin açar..

 

Hasan Akar..

Yorumlar

Yorum Yap
Ziyaretci

Allah razı olsun ...mükemmel bir ders daha..Maşallah

01.02.2015
Muhammed Numan ÖZEL - Yozgatnur

Allah razı olsun ağabey paket ders. proğramı açarsın bir çok şey çıkarya aynen öyle oldu bu ders de abi. videoları kestim kaçtane ders videosu çıktı. http://www.youtube.com/user/ihlasNurNesriyat/videos?shelf_id=0&sort=dd&view=0

29.09.2014
Nurdersi.com

Kurdoğlu okuyuculardandır.Yanlış anladın...

28.09.2014
adem kırca

s.a hasan abi.kurtoğlu grubu için okuyucular grubundan değil nurcuların farklı bir grubu olarak anlattınız gibi geldi bana.benim bildiğim kurtoğlu grubuda okuyucular grubundandır ve kendilerine kurtoğlu cemaatinden denmesinden hoşlanmaz(çünkü bir şahıs ön plana çıkarılmış olur) bizler okuyucuyuz derler.

28.09.2014
gülsün çiftçi

Allahım ebeden daimen razı olsun Hasan abi,en büyük musibet olan dinime gelen musibetten kurtulmama SİZ vesile oldunuz.

28.09.2014
adem kırca

allah razı olsun abiler.....yola devam....

28.09.2014
yıldız

şükürler olsunki, külliyatım envar kitablarımı yanıma alıp okuyorum sizlerle beraber ,bu lezzetiveren rabbime zerratı kainat adedince elhamdulillah... sizlerdende rabbim ebeden razı olsun iki cihan saadeti versin sağlıkla hizmete hizmet ettirsin...bu nurları bu dünyadan göçmeden her mümin müslüman okusun bu lezzetle lezzetlensin inşallah amin...

25.09.2014
  • 00:51:59
    SİYASET SENİ BOĞDURUR, BİZE LAZIM TESANÜD | MÜHİM PARÇALAR -9 303 02.08.2024
  • 00:26:26
    HAK ADINA HAREKET ETMELİYİZ NEFİS DEĞİL! | MÜHİM PARÇALAR -8 410 16.07.2024
  • 00:05:49
    OKUMALARIMDA, ÇALIŞMALARIMDA MOTİVASYONUMUN SEBEBİ! 1023 11.05.2024
  • 00:35:54
    YALNIZ KENDİ ANLAYIŞINI DOĞRU GÖRMEK HATADIR! | MÜHİM PARÇALAR -5 868 29.02.2024
  • 00:41:15
    HARİCİ VE DAHİLİ CEREYANLAR ÖLÇÜLER! | MÜHİM PARÇALAR -4 618 31.01.2024