DİMAĞ 4. DERSİN ÖZETİ
Dimağ adem alemlerinde olanıda ortaya çıkartıyor.
Dimağ 18 bin alemin koridoru, altıyol kavşağı,
Dimağ 18 bin alemi döllüyor.
Vücud, vacib, adem alemlerinden besleniyor dimağ..
Bunların yanında dimağ adem alemlerini de döllüyor. 18 bin alemi döllüyor. Aynı zamanda Adem alemleri dimağda da var..
Döllenmeyen dölleyemez kaidesiyle bakarsak dimağ döllenmesi ayetle ve vahiyle oluyor.
Mesela vahiyde ilk mukaddemesi sıkması içinde olanı dışına çıkarmasıdır.
Not: (zahiri helal haram usul yolumuzun dışında zerre kadar bir inhiraf ileride büyük bir dalalet bataklığına düşmemize yol açabilir. Masum gibi gözükürken korkunç bir bataklığa düşer. Zahiri aynı kabul et bu böyle ama hafife alma.. Mesela kendi evradını namazdan ehemmiyetli görüyor. Namazı kılmayan kafir olmuyor ama Allaha biraz inanamıyorum desen kafir olursun)
Halbuki imanın rükünlerinden birisinde hasıl olacak bir şübhe veya inkâr, dinin teferruatında yapılan lâkaydlıktan pek çok defa daha felâketli ve zararlıdır.
Sözler ( 749 )
Bundan korunmanın yöntemi nedir peki?
Ve ağaç gibi her zîhayatın evveli, âhiri, zahiri, bâtını birer sikke-i tevhid, birer hâtem-i vahdet, birer mühr-ü ehadiyet, birer turra-i vahdaniyet taşıyor.
Şualar ( 34 )
İşte bu dört isme ittiba edeceğiz.
Çünkü en sağlam doğru zahirdir. Şehadettir. Ta o alemleri belirleyen bu alem olduğundan Cennet bile buna muhtaçdır buraya geldi. Eğer bu alemsiz o alem bilinseydi insan gelmezdi.
Ademde vücut bilinmiyor, yani vücuddan ademe gideceğiz .
Vahiy zahirde ilim gibi gözükürken batında içindekini açığa çıkarmaktır.
İnsan bu kainattan öncedir Evvel ismi ile.. Hakikatı Muhammediye cihetiyle bu kainatın çekirdeği aslisi olduğundan 18 bin alem var insanda. 18 bin alem olduğu gibi aynı zamanda adem alemleride vardır insanda aynı zamanda adem alemleri dimağda vardır.
Adem alemlerinden çıkartması tekvine benziyor.
Soru: Adem alemleri ve Adem arasında ne fark vardır?
Elcevap: Adem alemleri vücud-u ilmiye perde olmuş
Daire-i ilim içinde bulunan adem ise, adem-i haricîdir ve vücud-u ilmîye perde olmuş bir ünvandır.
Mektubat ( 59 )
Adem ise
Şu kâinat öyle bir saraydır ki, o sarayda mütemadiyen tahrib ve tamir içinde çalkalanan bir şehir var.. ve o şehirde her vakit harb ve hicret içinde kaynayan bir memleket var.. ve o memlekette her zaman mevt ve hayat içinde yuvarlanan bir âlem var.
Lem'alar ( 308 )
İş buradaki sarayın olduğu yersiz yer zeminsiz zemin, ademdir.
اَلْحَمْدُ لِلّٰهِ رَبِّ الْعَالَم۪ينَۙ{٢}
اَلرَّحْمٰنِ الرَّح۪يمِۙ{٣}
مَالِكِ يَوْمِ الدّ۪ينِۜ{٤}
اِيَّاكَ نَعْبُدُ وَاِيَّاكَ نَسْتَع۪ينُۜ{٥} (işte burası adem)
Adem---saray ----şehir----memleket----alem
Saray ademde kudret ise vücuttadır. Tekvin ise kudretin daha arkasındadır.
Adem alemlerindeki teayyün ve teşahhus ona diyor aslında onu bunu diyen yine kendisi, bendeki O yani.. Bendeki yani ademdeki O.. O burda teayyün ve teşahhüs etmiş, bu aslına diyor.. kendinden kendinedir.. Adem kendisinden kendisine dir. Bendeki O, Ondaki Ben dir.
3.derste söylenildiği gibi ademleri dölleyebilmen için yani ademden vucuda çıkartmak için dimağın kudret ismine mazhar olman lazım
Dimağda adem alemleri var adem yoktur.
Ademe geçebilen enedir.
Adem belirlenişin dışında zata ayinedarlık eder.
Kalp , vicdan, ruh hepsi birer ayinedir. Mahluk olduğundan mahlukları gösterir.
Ama ene mahluk değildir. Mahluk olmayanı burada görebiliriz. Yani ene mahluk olmadığından mahluk olmayanı gösterir.
Mahluk olan mahluk olanı gösterirse mahluk olmayan mahluk olmayanı gösterir. Ene mahluk değildir. Bu cihetten mahluk olana ayinedarlık ederse o ene olmaz ona enaniyet denir. Ene vacip değil mahlukta değildir bir berzahtır. Vacibe ayinedarlık eder. Hiçliğini bilmek makamı budur.
Adem alemleri varlığın ifade edildiği zemindir.
Soru: Adem alemleri içeriğinde ne var , şecere-i hilkatte yeri neredir ve nasıl girilir bu alemlere?
Cevap: Adem alemlerinde olmuş olabilecek nihayetsiz ihtimallerin bulunduğu mekansız mekandır. Kudret taalluk ederse vücuda çıkıyor. Yeri daire-i ilimdedir. Risalede M:59 geçiyor. adem alemleri denildiğinde mevcudatın dışındadır. Hayal ile o alemlerde dolaşılabilir.
Adem alemleri senden kopuk olmadığından zaman zaman ortaya çıkmalar oluyor o alemden.
Dimağ ile peygamber kıssaları nasıl eşleştirilebilir?
Dimağ İbrahim A.S. tarafı
1.Sözdeki çöl örneği dimağa benziyor çünkü çöle hiç bir belirleniş yoktur. Çöldeki insan dimağıyla imtihan oluyor.
Soru: Süleyman A.S.’da Belkıs’ın tahtı nasıl geldi?
Cevap: Neml Suresi 39-40. ayetler. (Bilmana )
Cinlerden bir ifrit ‘ben onu sana sen makamında kalkmadan önce getiririm ve şüphesiz ben buna güç yetirilecek güvenilir biriyim’ dedi.
Kitap ilmi olan zat ise ‘ben onu sana gözünü kırpmadan önce getiririm’ dedi .
Her şey heryerde olduğundan orda olanın üstünü açtı Allah-u Alem..
İlimle yaptı bu işi yani.
Ruh vücuttan uzaklaştıkça üşür.
Hz Peygambere ilk vahiy geldiğinde üşüdü.
Cebrail A.S. sıkması iki arada temas olsunki koridor olsun vahiy böyle verildi.
Temas etmek iki vücut bir oluyor.
Hüdhüd kuşu hafriyatsız suyu bulabiliyor dimağda bunu ilişkilendirebiliriz.
Zahiri ilimle uğraşmadan tecerrüt edebiliyor.
Uyarı: bir şeyi aştığımız zaman öğrendiğimiz zaman başka bir şeye varmak için onu kullanıyoruz onu altından çekersek gene düşeriz. Dimağla enfüse varınca dimağ bitmiyor.
Dimağda İsevî meşreb olursan ölü gönülleri diriltirsin.
23. söz
İncir 18 bin alemin cemidir.
Zeytin ise nur suresinde geçiyor zeytinyağı nurdur.
İmanın yeri kalptir.
İmanın binler mehasininden yalnız beşini "Beş Nokta" içinde beyan ederiz.
Birinci Nokta: İnsan, nur-u iman ile a'lâ-yı illiyyîne çıkar; Cennet'e lâyık bir kıymet alır. Ve zulmet-i küfür ile, esfel-i safilîne düşer; Cehennem'e ehil (olacak) bir vaziyete girer. Çünki iman, insanı Sâni'-i Zülcelal'ine nisbet ediyor; iman, bir intisabdır. Öyle ise insan, iman ile insanda tezahür eden san'at-ı İlahiye ve nukuş-u esma-i Rabbaniye itibariyle bir kıymet alır. Küfür, o nisbeti kat'eder. O kat'dan san'at-ı Rabbaniye gizlenir. Kıymeti dahi yalnız madde itibariyle olur. Madde ise, hem fâniye, hem zâile, hem muvakkat bir hayat-ı hayvanî olduğundan, kıymeti hiç hükmündedir.
Sözler ( 311 )
Nur-u iman : imanın nuru dur imanın kendisi değildir.
Nur-u iman derken vicdandaki imanın karşılığıdır. Vicdanla dimağ birlikte çalışırsa o zaman insan o nisbette değer alır.
Kalbe ilk giriş kapısı dimağdır.
Küfür ademdir. Bir şeyin vucuda gelebilmesi için mutlaka ademi olması gereklidir.
Her vücut mertebesinin adem mertebeside vardır.
+2 desen -2 de vardır.
Levh-i mahfuzun da cebrailinde ademi vardır.
ÖNEMLİ:
ESMANIN ADEMİ SIFATTIR. SIFATIN ADEMİ ŞUUNATTIR.
ALLAH SIFATLARIYLA KAİNATTA, ZATIYLA BİZDEDİR.
İMAN ZULMET KALP
NUR KÜFÜR DİMAĞ
(KARANLIK)
Nuru imanın ma’kes edeceği yer dimağdır. bunun karşılığı zulmeti küfür ise kalptedir..
Kainatta boşluk olmadığı gibi insanda boşluk yoktur.
Küfür ortadan kalkarsa nur kalır.
Nur ortadan kalkarsa küfür kalır.
Not: Nur heryerde var aslında. küfür ise onu örttüğünden nuru göremiyoruz.
İmanın işlevleri var örneği
İman sana ne yaptırdı
İman seni nereye taşıdı
İmanın içine sen giriyorsun
a) dimağda iman olursa iman sana ne yaptırır
b) kalp veya vicdana sirayet ederse imanın içine giriyorsun.
c) ruh seviyesine çıkarsa artık fena fil oluyorsun
اَلْحَمْدُ لِلّٰهِ رَبِّ الْعَالَم۪ينَۙ{٢}
اَلرَّحْمٰنِ الرَّح۪يمِۙ{٣}
مَالِكِ يَوْمِ الدّ۪ينِۜ{٤}
اِيَّاكَ نَعْبُدُ وَاِيَّاكَ نَسْتَع۪ينُۜ{٥}
Dimağa giren küfür hemen zulmet olmuyor. Savunma sistemleri var aynada kesif şeylerin gözükmemesi gibi
Ama nurda hemen geçişler oluyor.
İmanın bir özelliği var neye iman ediyorsan seni oraya taşıyor.
İmanla zulmet kendileri aynı zamanda neticedir.
Hissi iman seviyesinde
İman ile zulmen sebep değil sonuçtur ikiside
İmanın içine girmek demek, enfüsde seyahat etmek demektir
Peki zulmetin içine girdiğimizi nasıl anlayacağız?
O nazarı biz taktık, bu hale böyle düştük. Şimdi dahi halimiz ki mebde' ve meâdi, hem Sâni' ve hem haşri muvakkat unutmuşuz.
Cehennem'den beterdir, ondan daha muhriktir, ruhumuzu eziyor. Zira o şeş cihetten ki onlara baş vurduk. Öyle halet almışız.
Sözler ( 741 )
Cehennemden beterdir bu halet çünkü cehennem adem alemleri hesabına çalışıyor.
Zulmet seni ademe atıyor. Cehennemin çıktığı bir kaynak var orası ademdir işte.
Cehennem ademe
İman Allah a
Cennet cehenneme çalışıyor.
Soru: Nisbet nedir? zıddı nedir? bize nasıl yansıyor?
Cevap: Nisbet; Nesebi hatırlatıyor kaynağına döndürüyor aslına taşıyor yani aslına doğru seyahat aslına bağ kurmak aslına gitmek. kökenine gitmek..
Zıddı ise yetimliktir, kimsesizliktir. Kökenle bağının kesilmesidir.
Allah şeytana böyle yaptı onun kökenini kesti. ben senin velin değilim dedi şeytana..
Kökenin olmayınca kimsesiz ve yetim olmak yeisi meydana getiriyor.
Bu filim çevrilirken kötü adam rolü şeytana verilmiş.
Düşmanın seni tanıdığı kadar sen kendini tanısaydın oynadığın bu filmin başrolünde sen olurdun. Ölüm bir roldür. Dirilmek bir roldür.
İntisap; iman bir intisaptır, iman seni eğer aslına, nesebine, kökenine taşımıyorsa taklidi imandır o.. yoksa gurbettesin..
Kafir demek kendini kapatmış yaşıyor ama yaşadığının farkında değil
İman ile imandan daha öteye arkasına birşey uyanıyor.
İmanın nuruyla insanı ekbere inkilap ediyorsun, oraya taşınıyorsun..İnsanı ekbere gireceksin Şahsiyet-i Muhammediyeye giriyorsun..
Cüziyyetten külliyete çıkınca sanat böyle tezahür ediyor.
Sanat demek senin açılımın demektir.
Küfür o insan-ı ekbere dönüşmeye engeller..
Rububiyeti gören sanatı görür..
İnsan küfre girince kendi kafasında bir tanrı yaratıcı oluşturuyor. Ve bu anlayış ona ebede kadar zulmedecek .
Soru: Şeytanda İslamsız İman var mıydı?
Cevap: İbadet yapıyordu ama bizim gibi Allah’ı böyle bilmiyordu. Allah’ın hata, zulüm yapabileceğini düşündü ve ben ademden üstünüm dedi..
Bu günkü müslümanların sorunu bu işte.. Allah’ın rububiyetine inanmakta sorun var. Namaz kılıyor oruç tutuyor ama Allah düşmanlarıyla aynı safta olabiliyor.
Edille-i Şeriyye varken abisini hocasını putlaştırabiliyor. Bir bildiği vardır diyor. Bunu demek- haşa -Allah’ın bilgisi yoktur demektir.
Soru: Antika nedir?
Cevap: Geçmişi bize taşıyandır. Kökenine sirayet etmiş olandır. Peygamber efendimiz (sav) Veysel Karani hazretlerine hırkasını gönderdi üşümesin diye değil. Koridor açıyor ona sirayet var. Benim ruhuma bununla girebilirsin. İnsan kaynağına geri dönüp girebiliyor. Antika oluşu ondandır. Esmanın içine girebilir. İnsan da bu var yani nesebine dönebiliyor.
İnsan insanla insanlaşabilir. malzemelerle değil…
İnsan kendisiyle insanlaşabilen tek varlıktır. İnsan kendisiyle de kendisini üretiyor.
Mesela ben kendimi merak ediyorum kendimle..
kendimi merak ediyorum kendimi tanımak için harici kullanıyorum..
Sonra kullandıktan sonra kendimi kendimle inşa ediyorum bu sefer, kendimi kendimle buluyorum..
bu vasfıyla istisna ve müstesnadır hiçbir mahlukta yoktur bu.. Cebrailde de yoktur bu.. yani kendini kendisiyle inşa etmesi..
Arayanla aranılan aynı kişi,
İnşa edende inşa edilende aynı,
Yürüyende varılanda aynı,
Duranda yürüyende aynı,
Olanda olunmuş olanda aynı,
Konuşanda konuşulanda aynı,
Konuşanda susanda aynı,
İbadet edenle edilen de aynı,
İman ışık, imandan daha öteye taşınacaksın bunuda şuur ile yapacaksın.
Yorumlar
Yorum YapSelamun Aleykum.Gardaş meyel(an )arapçada tesniye içinse s.531 iki unsurhayır hidayet iman taat şer olarak şer dalalet küfür isyan bu meyelandaki teklifi ikiyimi gösterir? Vakıa Suresinde meymene meşeme bu iki olurmu? Üçüncü olarak sabikun ihtiyarından vaz geçen İradei İlahiye bırakan mukarribunmu? ALLAHÜMME MUKARİBİYYUNDAN EYLEYİVER BİZLERİDE KEREMİNLE LUTFUNLA RAHMETİNLE AMİNNNNN ALLAHÜMME AMİNNNN
03.11.2015tamamlandı
03.11.2015maaşallah alem alem içinde alem ben içinde ben alem içinde alemimden alemine alemiz alemde alemin şehri bende ben alemin şehrinde muammai alemde muammalarız biz
03.11.2015indirme link'i yok
03.11.2015