DİMAĞ-1 Dersi (1:00:00-2:00:00 arası)
İman mı dimağı bölüm bölüm yapıyor yoksa.. dimağın o nuru, her bölüm kendisine tefeyyüz ediyor?
Sistem iki yönlü çalışıyor.. dimağdan vicdana inen yön.. birde “makes-i nuru iman” tanımı; içerden dışarıya çıkan yönü tanımlıyor
Dimağ yapısı sistemi imanla alakası yok.. çünki kafirin imanı yok fetret ehlinin imanı yok dimağı var..dimağ bir sistemdir.. iman ise Allahın zatının bir nurudur.. yani iman nuru oluşturmuyor.. eğer öyle olsaydı çocuğun sistemi çalışmazdı.. diyelim öyle br şey olsaydı eğitim yapardık bölerdik.. demek ki sistem var sisteme giriyor iman..
Peki dimağ herkeste aynı mı?
Değil..birisinin tahayyülü kuvvetli, tasavvuru kuvvetli, taakkulü kuvvetli, farklı farklı çalışıyor. imanı olmayanın tahayyülü vardır ama benim tahayyülüm değil benimkisine benzemez..
İçeriye aldıklarıyla mı değişiyor? sistem itibariyle hepsi aynı mı..?
Şöyledir; istidat herkeste eşittir, kabiliyet herkeste farklıdır.. mesela herkes pilot olma istidatındadır ama herkes pilot olma kabiliyetinde değildir. Kabiliyeti etkileyen kabil olmak, kab olmak, örfdür, ananedir, genetiktir, büyüdüğüdür aldığı kültürdür, diğer zaaflarıdır, kabiliyetini etkiler. Onun için kabiliyetleri istidatlarını bozuyor. Bina istidattır, içindeki odayı istediğin gibi değiştirmek kabiliyettir. Ben kabiliyetimi değiştirdim kabil olmayı..yani dışa açıklığımı değiştirdim.. dışa açıklık..istidatın verisini dışarıya, dışardakini istidata alma kapısı, kapasitesi, kabı, kabili; kabiliyettir. Herkes doktor olma istidatındadır ama kabiliyetinde değildir.
Dimağ kalbdeki imana kalkan vazifesi görüyor bekçilik yapıyor.. neyle yapıyor bunu? fikir ile..fikir ile dimağ diyor..
Fikir; taakkulün, aklın içindeki bir sıfattır..
Dimağ fikir yoluyla bütünlüğe getiriyor kendini.. bir kalkan vazifesi görüyor fehim süzgeçinden de süzecek daha..geldi bir şüphe bir vesvese geldi dimağ izale ediyor onu..mücadele ediyor o işle.. kalbe girmesini engelliyor.. ama diğer türlü düşünürsek kalbin çalışma sistemi içerisinde adamın bir inancı olması lazım ki dimağ çalışsın.. eğer adamın hiçbirşeye güveni inancı kalmamışsa intihar ediyor zaten.. çünkü dimağ birşey bulamıyor.. iman noktasında inandığı şey uğrunda yani burdaki iman inandığı şey uğrunda dimağı çalışıyor.. dimağı ona hizmet ediyor kalbdeki şeye..
Zaten inandığı şeye hizmet ediyor birim ama..bir sistem iman yoksa kurulmuş ama ille bizim İslamiyetteki imanla çalışmıyor tabi. ben islamiyetteki iman demiyorum ateistlikte bir inançtır sığıra da tapıyor. inandığı şeye göre aktif oluyor..
Makes-i nur-u imanda o zaman inandığı şey karşılığında dimağa geliyor, dimağdan çıkan şeyler bu adamın dimağının meratibini oluşturuyor.. eğer hakiki manada İslamiyet manasındaki iman gelirse dimağın bütün mertebeleri çalışıyor aktif oluyor. adamın inancı kadın ise tahayyül ve tasavvurda kalıyor veya taakkule çıkıyor en son.. çünkü şeytan burayı işletiyor yukarı çıkamıyor şeytan.. inançlar neyse o şekilde çalışıyor..
binadaki merdiven kabul edin içerden birbirine bağlayan bu “süluk”.. o binadaki katlar arasındaki tablalar; “tevehhüm, tevekkül, şübhe, tereddüd, yakin, hal, işhad-şehadet-şuhud…” ara formatlar..
kulaktan vahiy geliyor zar bozulmuyor dimağdaki bu katlarda oluşan kişilik kazanımları aldığımız eğitimle tahayyülümüz, tasavvurumuz, taakkulumuz.. yerine oturdu mu tefekkürle bir kişilik kazanıyor.. kişilik.. bu bütüne gelen şey, bütünsel hal ona meşreb itibariyle İsevî meşreb.. bu aynı zamanda İbrahimî meşreb.. İbrahimî meşrebte dimağ ateş, bütünlük halet.. bu halet nemrudun ateşi olabiliyor veya İsa olursa ekilmemiş çorak bir tarla.. Eğer sen İbrahimi sıfatları ekmezsen veya kulaktan sokmazsan içeriye, bu sana nemrudun ateşi oluyor. bütün panikatak, depresyon burdan çıkıyor. doktorlar yedi meratib artı yedi ara format toplam ondört tane hastalığa bir isim koymuş.. tereddüdü bozuk demiyorda, diyor ki; paranoyak mesela.. ondört tane temel psikolojik hastalıktır. bu nemrudun ateşidir buradan iki şeyle çıkarsın diyor üstad; şefkat ve tefekkür…
Peki İsa nasıl bütüne geliyor? hidayetin gelmesi.. mesela vahiy geliyor zar bozulmuyor.. bu kafa dimağ meryem.. ağızımdan çıkan hidayet nurları, sohbetler, anlattığım mevzular karşıdaki kurumuş bir gönül; namaza başlıyor, davayı tanıyor, Allahı tanıyor.. o zaman onun; İsanın ruhu; diriliyor orda..
Ekranı kararmış ama ekran görüntüsü projeksiyon cihazı ile duvara yansıtılmış bir bilgisayarın ekranı dimağ olsun. buraya bilgisayara nereden tasarruf edeceğim? çünkü ekranı karanlık.. sonra baktım ki içerisi duvara aksetmiş.. burada bilgisayara müdahale ederken ne ile müdahale ediyorum? duvara yansımış ekran görüntüsüne bakarak.. dışıyla yapıyorum. aynen öylede bilgisayar ekranı dimağ.. aksedip gözüktüğü mazhar olan duvar kalb.. yani oradan buraya işliyorum, duvara bakarak bilgisayara işliyorum.. müdahale ediyorum. eğer projeksiyonla bilgisayar arasındaki bağ, kablo yani vahiy kopartılırsa, bilgisayara müdahale eden akıl, tek başına kalır kendi.. kendi ekranında ne görüyorsa onu doğru kabul eder, kendini idare etmeye çalışır, ne yaparsa yapar.. doğruyu yaparsa da doğrudur, yanlış yaparsada doğrudur.. arkadaşları olan diğer tahayyül tasavvur tasdik iltizam izan itikad ne olduğunu göremediklerinden bütünlük kaybolur. akıl kendine güvendi kuyudadır.. ama az önce beraber aynı yerdeydiler.. akıl vahye bağlandığında projeksiyonun kablosu bilgisayara bağlandığında, duvarda ekran gözüktü.. diğer dimağın mertebeleride artık şunu şöyle yap, bunu böyle yap demeye başladı.. vahye bağlandım mı, hepinizi, dimağın mertebelerini, bir bütün yapıyorum ve hepiniz bana yardım ediyorsunuz…
O zaman Dimağda esas aktör taakkul mü?
Evet..esas aktör o.. esas bağlamayı o karar veriyor. yani alem olmuş ünvan olmuş.. dimağda da akıl ünvan olmuş, alem olmuş.. dimağ deyince akıl akla geliyor. Sırada üçüncüde geliyor ama diğerlerinden öne çıkan bayağı bir yönü var…
“Pek cüz'î istifade ile, dimağımda bir lezzet hissettim”…Barla Lahikası (185) Hafız Ali (R.H)
“Kalbden maksad; sanevberî (çam kozalağı gibi) bir et parçası değildir. Ancak bir latife-i Rabbaniyedir ki, mazhar-ı hissiyatı, vicdan; ma'kes-i efkârı, dimağdır. Binaenaleyh o latife-i Rabbaniyeyi tazammun eden o et parçasına kalb tabirinden şöyle bir letafet çıkıyor ki; o latife-i Rabbaniyenin insanın maneviyatına yaptığı hizmet, cism-i sanevberînin cesede yaptığı hizmet gibidir.”
Dimağın insanın maneviyatına yaptığı hizmet, kafanın bedene yaptığı hizmet gibidir, beyin görevi ne ise dimağında kainata göre görevi budur.
Akıl genel bir tanımlamadır, kutunun adıdır, taakkul içerdeki işlevidir. Akıl kudsi bir cevherdir, hadis-i kudside.. taakkul onun işlevidir.
Aklın içi, sıfatları;
1-Deha 2- İdrak 3- Zeka 4-Kuvve-i Hafıza 5-Tefekkür 6-Şuur 7-Muhakeme 8-Muvazene 9-Hüşyar 10-Fikir 11-Teemmül: dışarıya çıkarma tarafı, aklın içerisindekileri bir araya toplama özelliği 12- Fehm 13-Hikmet 14-1.Şuur 15-İkan 16-Tedkik 17-Tahattur 18-Meleke-i Akliye 19-Tasdik-i Akli 20-Efkar: dışarıdan içeriye içen, içeriye alan.. (Mu:91) 21-Taakkulün tefriti:Gabavet 22-Taakkulün ifratı: Cerbeze 23-Temyiz 24- Telakki
HİKMET: dimağın herbir mertebesinin ürettiğine ilim, bu yedi mertebenin ürettikleri ilimler büyük bir depoya toplanıyor. işte bu depoya hikmet deniyor. bu depoya toplananın adı hikmettir.
İlim canlı ve ruhludur akıllı ve ruhludur. Subuti sıfattan olan ilim ruhsuz olur mu? Seni tanır tanımlar..BİLGİ ise senin aldıklarındır. İLİM ise o aldıklarını eylem ruh kalb vicdan dimağ bütünlüğünden ortaya çıkandır ilim..onun için ilim onu tardeder, cehil onu davet eder.
Dimağın yedi mertebesinin ürettiği ilimler, hikmet deposunda depolanıyorlar. Hikmet deposundan FEHİM denilen süzgeç süzüyor. Kişinin mizacı, işi, kendisine has özellikleri o kişinin fehmini (süzgecini) oluşturuyor.
Fehimden süzülüp kışırını bırakarak ortaya çıkana MANA deniyor.
Taakkulün tefriti:Gabavet, Taakkulün ifratı: Cerbeze..bunlarda aklın sıfatları..
Tasavvurun içinde zanlar ve vehimler var
Temyiz: Aklın sıfatlarından olup dışarıdan içeriye alınanları farkedip ayıran yerli yerine koyan..
Telakkide aklın sıfatlarındandır..
Sual: Kafir taakkulün üstünü (tasdik-iltizam-izan-itikad) kullanabiliyor mu?
Kullanır.. o da bir itikaddır küfür.. İnsan şeytaniyette şeytandan üstündür. Onun için burası (taakkulün üstü.. tasdik-iltizam-izan-itikad) açık olduğu için şeytandan üstündür. Şeytan mı şerde üstündür insan mı? İnsan üstündür..Şeytan taakkule kadar gelmişse, insana bu tarafı (tasdik-iltizam-izan-itikad) açıldığı için şeytandan üstündür.
Sual: O zaman Cehennemde azap çekecek insan mı, nefis mi?
İnsanlığını kaybetmiş ya.. nefis denilen şey, o kendisi benliği neredeyse nereyi kullanmışsa orası çekecek.. ben olan ben ona hapsolacak…
Aslında Cehenneme giden kişi Cehenneme gitmiyor meculde ya mahiyeti..kendini o bildiği için, cehennemdeki yanan şeyi kendisi sanacak.
Ben olan ben kimdir? Mecul..Cehennem nerede ki nasıl gidecek oraya? Cennete nasıl gidecek ki cennete de gidemez? Cennet, Cehennem bizim zanlarımız. Çünki kendisini neyle ifade ettiği ise Odur, O gidecek.. Bana seni gerek seni dedirttirende budur. Cennet-Cehennem realitedir, vücud-u haricisi vardır, mahlukdur, elânda mahlukdur. Ama mecul mahluk değil ki..Benim gömleğim, benim atletim, benim vücudum, benim hayatım, benim aklım, benim ruhum.. o ben diyen ruh mudur? ruh mahlukdur.. o zaman Cehenneme hangisi gidecek? Hangisi ile ben demişse..gömlekle ben demişse Cehenneme o gidecek, hayatına ben demişse o gidecek.. Aslı ben olan ben mecul değil midir? nereye gidecek o ki? mahluk değil ki!.. Koysan bile cenneti tarumar eder, o meculü oraya koysan..cehennemide söndürür…
O mecül herşey ondan çıkmamış mı? şimdi ben gölgemin gölgesi nasıl olacağım? bütün arş- kürs- cennet- cehennem- cebrail- mikail- israfil- azrail hep mecülden, çekirdekten yaratılmadı mı? ağacın çekirdeğinden ağaç çıktı mı? bir rüzgar geldi dalı koparttı.. mecüle ne zararı var? bir şimşek geldi dalı kesti yaktı.. mecüle zararı var mı? dışarda koptu, yine çıkar aşağıdan.. cehennemde.. geldi bir bahar çiçek açtı, mecüle ne kârı var? yani çekirdeğin ne kârı var? ama sen, ben dalım diyorsan.. şimşek seni yaktı.. çiçekte olursa sevin.. ama kendini meculle tanımlarsan ne çiçeksin ne ağaçsın…
Yorumlar
Yorum YapDİMAĞ1 dersi 1:00:00-2:00:00 arası İman mı dimağı bölüm bölüm yapıyor yoksa.. dimağın o nuru, her bölüm kendisine tefeyyüz ediyor? Sistem iki yönlü çalışıyor.. dimağdan vicdana inen yön.. birde “makes-i nuru iman” tanımı; içerden dışarıya çıkan yönü tanımlıyor Dimağ yapısı sistemi imanla alakası yok.. çünki kafirin imanı yok fetret ehlinin imanı yok dimağı var..dimağ bir sistemdir.. iman ise Allahın zatının bir nurudur.. yani iman nuru oluşturmuyor.. eğer öyle olsaydı çocuğun sistemi çalışmazdı.. diyelim öyle br şey olsaydı eğitim yapardık bölerdik.. demek ki sistem var sisteme giriyor iman.. Peki dimağ herkeste aynı mı? Değil..birisinin tahayyülü kuvvetli, tasavvuru kuvvetli, taakkulü kuvvetli, farklı farklı çalışıyor. imanı olmayanın tahayyülü vardır ama benim tahayyülüm değil benimkisine benzemez.. İçeriye aldıklarıyla mı değişiyor? sistem itibariyle hepsi aynı mı..? Şöyledir; istidat herkeste eşittir, kabiliyet herkeste farklıdır.. mesela herkes pilot olma istidatındadır ama herkes pilot olma kabiliyetinde değildir. Kabiliyeti etkileyen kabil olmak, kab olmak, örfdür, ananedir, genetiktir, büyüdüğüdür aldığı kültürdür, diğer zaaflarıdır, kabiliyetini etkiler. Onun için kabiliyetleri istidatlarını bozuyor. Bina istidattır, içindeki odayı istediğin gibi değiştirmek kabiliyettir. Ben kabiliyetimi değiştirdim kabil olmayı..yani dışa açıklığımı değiştirdim.. dışa açıklık..istidatın verisini dışarıya, dışardakini istidata alma kapısı, kapasitesi, kabı, kabili; kabiliyettir. Herkes doktor olma istidatındadır ama kabiliyetinde değildir. Dimağ kalbdeki imana kalkan vazifesi görüyor bekçilik yapıyor.. neyle yapıyor bunu? fikir ile..fikir ile dimağ diyor.. Fikir; taakkulün, aklın içindeki bir sıfattır.. Dimağ fikir yoluyla bütünlüğe getiriyor kendini.. bir kalkan vazifesi görüyor fehim süzgeçinden de süzecek daha..geldi bir şüphe bir vesvese geldi dimağ izale ediyor onu..mücadele ediyor o işle.. kalbe girmesini engelliyor.. ama diğer türlü düşünürsek kalbin çalışma sistemi içerisinde adamın bir inancı olması lazım ki dimağ çalışsın.. eğer adamın hiçbirşeye güveni inancı kalmamışsa intihar ediyor zaten.. çünkü dimağ birşey bulamıyor.. iman noktasında inandığı şey uğrunda yani burdaki iman inandığı şey uğrunda dimağı çalışıyor.. dimağı ona hizmet ediyor kalbdeki şeye.. Zaten inandığı şeye hizmet ediyor birim ama..bir sistem iman yoksa kurulmuş ama ille bizim İslamiyetteki imanla çalışmıyor tabi. ben islamiyetteki iman demiyorum ateistlikte bir inançtır sığıra da tapıyor. inandığı şeye göre aktif oluyor.. Makes-i nur-u imanda o zaman inandığı şey karşılığında dimağa geliyor, dimağdan çıkan şeyler bu adamın dimağının meratibini oluşturuyor.. eğer hakiki manada İslamiyet manasındaki iman gelirse dimağın bütün mertebeleri çalışıyor aktif oluyor. adamın inancı kadın ise tahayyül ve tasavvurda kalıyor veya taakkule çıkıyor en son.. çünkü şeytan burayı işletiyor yukarı çıkamıyor şeytan.. inançlar neyse o şekilde çalışıyor.. binadaki merdiven kabul edin içerden birbirine bağlayan bu “süluk”.. o binadaki katlar arasındaki tablalar; “tevehhüm, tevekkül, şübhe, tereddüd, yakin, hal, işhad-şehadet-şuhud…” ara formatlar.. kulaktan vahiy geliyor zar bozulmuyor dimağdaki bu katlarda oluşan kişilik kazanımları aldığımız eğitimle tahayyülümüz, tasavvurumuz, taakkulumuz.. yerine oturdu mu tefekkürle bir kişilik kazanıyor.. kişilik.. bu bütüne gelen şey, bütünsel hal ona meşreb itibariyle İsevî meşreb.. bu aynı zamanda İbrahimî meşreb.. İbrahimî meşrebte dimağ ateş, bütünlük halet.. bu halet nemrudun ateşi olabiliyor veya İsa olursa ekilmemiş çorak bir tarla.. Eğer sen İbrahimi sıfatları ekmezsen veya kulaktan sokmazsan içeriye, bu sana nemrudun ateşi oluyor. bütün panikatak, depresyon burdan çıkıyor. doktorlar yedi meratib artı yedi ara format toplam ondört tane hastalığa bir isim koymuş.. tereddüdü bozuk demiyorda, diyor ki; paranoyak mesela.. ondört tane temel psikolojik hastalıktır. bu nemrudun ateşidir buradan iki şeyle çıkarsın diyor üstad; şefkat ve tefekkür… Peki İsa nasıl bütüne geliyor? hidayetin gelmesi.. mesela vahiy geliyor zar bozulmuyor.. bu kafa dimağ meryem.. ağızımdan çıkan hidayet nurları, sohbetler, anlattığım mevzular karşıdaki kurumuş bir gönül; namaza başlıyor, davayı tanıyor, Allahı tanıyor.. o zaman onun; İsanın ruhu; diriliyor orda.. Ekranı kararmış ama ekran görüntüsü projeksiyon cihazı ile duvara yansıtılmış bir bilgisayarın ekranı dimağ olsun. buraya bilgisayara nereden tasarruf edeceğim? çünkü ekranı karanlık.. sonra baktım ki içerisi duvara aksetmiş.. burada bilgisayara müdahale ederken ne ile müdahale ediyorum? duvara yansımış ekran görüntüsüne bakarak.. dışıyla yapıyorum. aynen öylede bilgisayar ekranı dimağ.. aksedip gözüktüğü mazhar olan duvar kalb.. yani oradan buraya işliyorum, duvara bakarak bilgisayara işliyorum.. müdahale ediyorum. eğer projeksiyonla bilgisayar arasındaki bağ, kablo yani vahiy kopartılırsa, bilgisayara müdahale eden akıl, tek başına kalır kendi.. kendi ekranında ne görüyorsa onu doğru kabul eder, kendini idare etmeye çalışır, ne yaparsa yapar.. doğruyu yaparsa da doğrudur, yanlış yaparsada doğrudur.. arkadaşları olan diğer tahayyül tasavvur tasdik iltizam izan itikad ne olduğunu göremediklerinden bütünlük kaybolur. akıl kendine güvendi kuyudadır.. ama az önce beraber aynı yerdeydiler.. akıl vahye bağlandığında projeksiyonun kablosu bilgisayara bağlandığında, duvarda ekran gözüktü.. diğer dimağın mertebeleride artık şunu şöyle yap, bunu böyle yap demeye başladı.. vahye bağlandım mı, hepinizi, dimağın mertebelerini, bir bütün yapıyorum ve hepiniz bana yardım ediyorsunuz… O zaman Dimağda esas aktör taakkul mü? Evet..esas aktör o.. esas bağlamayı o karar veriyor. yani alem olmuş ünvan olmuş.. dimağda da akıl ünvan olmuş, alem olmuş.. dimağ deyince akıl akla geliyor. Sırada üçüncüde geliyor ama diğerlerinden öne çıkan bayağı bir yönü var… “Pek cüz'î istifade ile, dimağımda bir lezzet hissettim”…Barla Lahikası (185) Hafız Ali (R.H) “Kalbden maksad; sanevberî (çam kozalağı gibi) bir et parçası değildir. Ancak bir latife-i Rabbaniyedir ki, mazhar-ı hissiyatı, vicdan; ma'kes-i efkârı, dimağdır. Binaenaleyh o latife-i Rabbaniyeyi tazammun eden o et parçasına kalb tabirinden şöyle bir letafet çıkıyor ki; o latife-i Rabbaniyenin insanın maneviyatına yaptığı hizmet, cism-i sanevberînin cesede yaptığı hizmet gibidir.” Dimağın insanın maneviyatına yaptığı hizmet, kafanın bedene yaptığı hizmet gibidir, beyin görevi ne ise dimağında kainata göre görevi budur. Akıl genel bir tanımlamadır, kutunun adıdır, taakkul içerdeki işlevidir. Akıl kudsi bir cevherdir, hadis-i kudside.. taakkul onun işlevidir. Aklın içi, sıfatları; 1-Deha 2- İdrak 3- Zeka 4-Kuvve-i Hafıza 5-Tefekkür 6-Şuur 7-Muhakeme 8-Muvazene 9-Hüşyar 10-Fikir 11-Teemmül: dışarıya çıkarma tarafı, aklın içerisindekileri bir araya toplama özelliği 12- Fehm 13-Hikmet 14-1.Şuur 15-İkan 16-Tedkik 17-Tahattur 18-Meleke-i Akliye 19-Tasdik-i Akli 20-Efkar: dışarıdan içeriye içen, içeriye alan.. (Mu:91) 21-Taakkulün tefriti:Gabavet 22-Taakkulün ifratı: Cerbeze 23-Temyiz 24- Telakki HİKMET: dimağın herbir mertebesinin ürettiğine ilim, bu yedi mertebenin ürettikleri ilimler büyük bir depoya toplanıyor. işte bu depoya hikmet deniyor. bu depoya toplananın adı hikmettir. İlim canlı ve ruhludur akıllı ve ruhludur. Subuti sıfattan olan ilim ruhsuz olur mu? Seni tanır tanımlar..BİLGİ ise senin aldıklarındır. İLİM ise o aldıklarını eylem ruh kalb vicdan dimağ bütünlüğünden ortaya çıkandır ilim..onun için ilim onu tardeder, cehil onu davet eder. Dimağın yedi mertebesinin ürettiği ilimler, hikmet deposunda depolanıyorlar. Hikmet deposundan FEHİM denilen süzgeç süzüyor. Kişinin mizacı, işi, kendisine has özellikleri o kişinin fehmini (süzgecini) oluşturuyor. Fehimden süzülüp kışırını bırakarak ortaya çıkana MANA deniyor. Taakkulün tefriti:Gabavet, Taakkulün ifratı: Cerbeze..bunlarda aklın sıfatları.. Tasavvurun içinde zanlar ve vehimler var Temyiz: Aklın sıfatlarından olup dışarıdan içeriye alınanları farkedip ayıran yerli yerine koyan.. Telakkide aklın sıfatlarındandır.. Sual: Kafir taakkulün üstünü (tasdik-iltizam-izan-itikad) kullanabiliyor mu? Kullanır.. o da bir itikaddır küfür.. İnsan şeytaniyette şeytandan üstündür. Onun için burası (taakkulün üstü.. tasdik-iltizam-izan-itikad) açık olduğu için şeytandan üstündür. Şeytan mı şerde üstündür insan mı? İnsan üstündür..Şeytan taakkule kadar gelmişse, insana bu tarafı (tasdik-iltizam-izan-itikad) açıldığı için şeytandan üstündür. Sual: O zaman Cehennemde azap çekecek insan mı, nefis mi? İnsanlığını kaybetmiş ya.. nefis denilen şey, o kendisi benliği neredeyse nereyi kullanmışsa orası çekecek.. ben olan ben ona hapsolacak… Aslında Cehenneme giden kişi Cehenneme gitmiyor meculde ya mahiyeti..kendini o bildiği için, cehennemdeki yanan şeyi kendisi sanacak. Ben olan ben kimdir? Mecul..Cehennem nerede ki nasıl gidecek oraya? Cennete nasıl gidecek ki cennete de gidemez? Cennet, Cehennem bizim zanlarımız. Çünki kendisini neyle ifade ettiği ise Odur, O gidecek.. Bana seni gerek seni dedirttirende budur. Cennet-Cehennem realitedir, vücud-u haricisi vardır, mahlukdur, elânda mahlukdur. Ama mecul mahluk değil ki..Benim gömleğim, benim atletim, benim vücudum, benim hayatım, benim aklım, benim ruhum.. o ben diyen ruh mudur? ruh mahlukdur.. o zaman Cehenneme hangisi gidecek? Hangisi ile ben demişse..gömlekle ben demişse Cehenneme o gidecek, hayatına ben demişse o gidecek.. Aslı ben olan ben mecul değil midir? nereye gidecek o ki? mahluk değil ki!.. Koysan bile cenneti tarumar eder, o meculü oraya koysan..cehennemide söndürür… O mecül herşey ondan çıkmamış mı? şimdi ben gölgemin gölgesi nasıl olacağım? bütün arş- kürs- cennet- cehennem- cebrail- mikail- israfil- azrail hep mecülden, çekirdekten yaratılmadı mı? ağacın çekirdeğinden ağaç çıktı mı? bir rüzgar geldi dalı koparttı.. mecüle ne zararı var? bir şimşek geldi dalı kesti yaktı.. mecüle zararı var mı? dışarda koptu, yine çıkar aşağıdan.. cehennemde.. geldi bir bahar çiçek açtı, mecüle ne kârı var? yani çekirdeğin ne kârı var? ama sen, ben dalım diyorsan.. şimşek seni yaktı.. çiçekte olursa sevin.. ama kendini meculle tanımlarsan ne çiçeksin ne ağaçsın…
31.10.2015Allah razi olsun ebediyen hasan abi ..kararsiz kalmiştık nerden başlasak diye ...hiçlik makaminiz kat kat artsın inşaallah ...
02.09.2015indirme linki eklenmiştir
01.09.2015