*- Muhatab olabilmek, muhatabını bilmek vs kısaca "muhatabiyet" kavramının, Sözler'deki manası ile beni tepeden tırnağa değiştirdiğine inanıyorum. Bendeki inkilabının hayretli müşahidiyim. Şöyleki: Namaz kılmaya ortaokul yıllarımda başladım. Sözleri tanıdığım 82 ye kadar 17 sene namaz, onun için zaman ve gayret ayırmam gereken bir "iş"di. Fakat mesela yemek yemek bana öyle gelmiyordu. Dışarıdan birşeyler alıyor zevkle yiyor, içiyordum. Bunlar bana güç kuvvet de veriyordu. Namaz öyle değildi. Ne zaman ki Sözler: "...Çünki iman, insanı Sâni'-i Zülcelal'ine nisbet ediyor; iman, bir intisabdır ( S.311 )" diyerek muhatabımı tanıtınca iş değişti. Cenab-ı Hak, ben dahil herşeyin sahibi yöneticisi beni muhatap alıp namaz kıl diyor. Namaz, yaşadıklarımla birlikte en ala bir ziyafet gibi oldu. Şaşırdım, hayretle: "Müslümanlık ne kadar kolaymış" dedim. Çevremdekilere de anlatmaya çalıştım. Risale-i Nur okuyanlar da dahil pek az kimse bana hak vermişti.
*- Dakika 51 de hatırlatılan: "Kur'an a muhatab olmalıyız" dersi, "Herbir âyetin müteaddid manaları vardır. Hem herbir mana küllîdir. Her asırda efradı bulunur."(Ş. 268 ) hakikatından keşfedilmiş. Bu keşfin izharı ve açıklanması zamanımızdaki Musa'yı (as) teşhise: Firavun'u tanımamıza yardım ediyor. Nemrud'u bilmemizi dolayısiyle İbrahim (as)'mın yanında yer almamızı kolaylaştırıyor. Ayrıca bir tarz ve usul öğretiyor.
İşte: "Kıssa-ı Musa'nın (as) bu asırdaki efradını bul" demek (Ş. 268 ) in şerh ve izahıdır. Bu meyanda "nasıl İbrahimî meşreb olabiliriz, şefkat-tefekkür mevzuları tafsil edilmiş.
*- "Herbir âyetin müteaddid manaları vardır. Hem herbir mana küllîdir. Her asırda efradı bulunur."(Ş. 268 ) şerh ve izahı sadedinde anlatılan: "Karun, Musa (as) nın kavmindendi..." dersi ne kadar ibretlidir. İşte böyle irtibatlar açıklamalar, daha önce edindiğim ve -çok affedersiniz- merkep gibi taşıyıp durduğum bir yığın malumatı canlandırıp bana arkadaş ediyor. Çalışmadığı için itekleyip yorulduğum arabamı faaliyete geçiriyor, beni ona bindiriyor gibi... Böylece sadece onu hareket ettirmek mücadelesine sarfettiğim, önemli işlerime bile yetmeyen gücüm bana kalıyor... Hayat mücadele (!) olmakdan çıkıyor. (Ne denir: Elhamdülillah... Ooohh be...)
Allah vesile olanlardan razı olsun.
04.01.2015
HTek
"Ziyaretci" kardeşim. Allah ziyaretinizden sizi müstefid kılsın.
Arzu ettiklerimin tamamını yazmak çok zaman alıyor fakat kısaca arzedeyim:
"sırtefekkürnamesi.pdf" dosyasını okuyordum, mesela Hasan AKAR kardeşimiz şöyle yazmış:
*-Sır latifesi, şiddetli duaya yoğunlaşanlarda; dualarını ilk önce hayal eden, sonra tasavvur eden yani dimağdaki 7 mertebeyi (bu da müthiş bir izahtır) uyandırarak dua edende gelişir.
(Bu satırlarda mesela: 8.Söz'deki kudsi hadisin rayihası var: "Ene inde zanni abdi bi")
*-Gördüğümüz ve işittiklerimizle düşüncelerimizi inşa ediyoruz. Akıl da bu tasavvurdan kendine uygun olanı çekiyor. Sahip olduğun her düşünce sana hem malzeme hem de kuvvet oluşturur. Vs.vs
("Güzel gören güzel düşünür, güzel düşünen hayatından lezzet alır." elmas parçasından kesilmiş kırıntılar olarak görüyorum ve vesile olanları tebrikle, onlara dua ederek Barekallah diyorum.)
03.01.2015
ahmed
abi okuyor açıklıyor işte bariz bir malumat değil mi bu neyi açıklamasını istiyorsunuz :)
03.01.2015
Ziyaretci
HTek kardesim, buradaki dersler risalelerin serh ve izahi midir? bunu neye göre söylüyorsunuz? aciklarsaniz sevinirim..
03.01.2015
HTek
"Oku, oku anlarsın..." demek yanlıştır.
Hakikaten 1982 de bani Risale-i Nur'la tanıştıran "benim Rüşdü Abim" -Allah hepsinden razı olsun- "bu sözü böyle anlıyorum, demekki neymiş..." diye izahlarda bulunurdu. Bana has yapılan bu açıklamalar bende "bu kitaplar işe yarar" kanaati uyandırdı.
Okumaya başladım. Aynı zatın selamıyla, Allah rahmet eylesin Safranbolu'da Mustafa Osman Abi'yi, Kastamonu'da Mehmet Feyzi Abi'yi ziyaret ettim. Kafamdaki soru: Nasıl okumam lazım? M. Feyzi Abi ziyaretimizde, daha sorumu dillendirmeden:
"-Kardeşim, Risale-i Nurları ihtiyaç saiki ile okumak lazım. Aksi halde hakikat tehacüb eder, nazarlar satırların üzerinden kayar gider kitap biter birşey anlamazsın. Fakat ihtiyaç saiki ile okursan bir mananın bittiği yerde başka bir mana başlar. Denizin dalgaları gibi manalar tazelenir." diye cevap vermişti.
Mütalaa ve müzakere, ihtiyaçlarımızı karşılayan çarelerin süzülmesini mümkün kılıyor.
Bu sitede yayınlanan videolar ve diğer dökümanların, Risale-i Nur'un ihtiyaçlarıma tekabül eden şerh ve izahları olduğunu görüyorum.
Allah hepinizden razı olsun.
02.01.2015
00:13:41
Safmıyım ki; hemen inanıyorum hem de aldanıyorum..98007.09.2021
00:15:18
Afganistan , Taliban97619.08.2021
00:55:41
Cildin Gömleğinden,Karnın Evinden Daha Harika.70608.08.2021
01:02:38
Za'f ı İmandan Gelen Tuğyandan Yangın Sel Deprem Salgın Hastalık123405.08.2021
00:08:16
Ahid Sandığı (Tabut-u Sekine) -3.. Ye'cuc Ve Me'cuc80501.07.2021
Yorumlar
Yorum Yap*- Muhatab olabilmek, muhatabını bilmek vs kısaca "muhatabiyet" kavramının, Sözler'deki manası ile beni tepeden tırnağa değiştirdiğine inanıyorum. Bendeki inkilabının hayretli müşahidiyim. Şöyleki: Namaz kılmaya ortaokul yıllarımda başladım. Sözleri tanıdığım 82 ye kadar 17 sene namaz, onun için zaman ve gayret ayırmam gereken bir "iş"di. Fakat mesela yemek yemek bana öyle gelmiyordu. Dışarıdan birşeyler alıyor zevkle yiyor, içiyordum. Bunlar bana güç kuvvet de veriyordu. Namaz öyle değildi. Ne zaman ki Sözler: "...Çünki iman, insanı Sâni'-i Zülcelal'ine nisbet ediyor; iman, bir intisabdır ( S.311 )" diyerek muhatabımı tanıtınca iş değişti. Cenab-ı Hak, ben dahil herşeyin sahibi yöneticisi beni muhatap alıp namaz kıl diyor. Namaz, yaşadıklarımla birlikte en ala bir ziyafet gibi oldu. Şaşırdım, hayretle: "Müslümanlık ne kadar kolaymış" dedim. Çevremdekilere de anlatmaya çalıştım. Risale-i Nur okuyanlar da dahil pek az kimse bana hak vermişti. *- Dakika 51 de hatırlatılan: "Kur'an a muhatab olmalıyız" dersi, "Herbir âyetin müteaddid manaları vardır. Hem herbir mana küllîdir. Her asırda efradı bulunur."(Ş. 268 ) hakikatından keşfedilmiş. Bu keşfin izharı ve açıklanması zamanımızdaki Musa'yı (as) teşhise: Firavun'u tanımamıza yardım ediyor. Nemrud'u bilmemizi dolayısiyle İbrahim (as)'mın yanında yer almamızı kolaylaştırıyor. Ayrıca bir tarz ve usul öğretiyor. İşte: "Kıssa-ı Musa'nın (as) bu asırdaki efradını bul" demek (Ş. 268 ) in şerh ve izahıdır. Bu meyanda "nasıl İbrahimî meşreb olabiliriz, şefkat-tefekkür mevzuları tafsil edilmiş. *- "Herbir âyetin müteaddid manaları vardır. Hem herbir mana küllîdir. Her asırda efradı bulunur."(Ş. 268 ) şerh ve izahı sadedinde anlatılan: "Karun, Musa (as) nın kavmindendi..." dersi ne kadar ibretlidir. İşte böyle irtibatlar açıklamalar, daha önce edindiğim ve -çok affedersiniz- merkep gibi taşıyıp durduğum bir yığın malumatı canlandırıp bana arkadaş ediyor. Çalışmadığı için itekleyip yorulduğum arabamı faaliyete geçiriyor, beni ona bindiriyor gibi... Böylece sadece onu hareket ettirmek mücadelesine sarfettiğim, önemli işlerime bile yetmeyen gücüm bana kalıyor... Hayat mücadele (!) olmakdan çıkıyor. (Ne denir: Elhamdülillah... Ooohh be...) Allah vesile olanlardan razı olsun.
04.01.2015"Ziyaretci" kardeşim. Allah ziyaretinizden sizi müstefid kılsın. Arzu ettiklerimin tamamını yazmak çok zaman alıyor fakat kısaca arzedeyim: "sırtefekkürnamesi.pdf" dosyasını okuyordum, mesela Hasan AKAR kardeşimiz şöyle yazmış: *-Sır latifesi, şiddetli duaya yoğunlaşanlarda; dualarını ilk önce hayal eden, sonra tasavvur eden yani dimağdaki 7 mertebeyi (bu da müthiş bir izahtır) uyandırarak dua edende gelişir. (Bu satırlarda mesela: 8.Söz'deki kudsi hadisin rayihası var: "Ene inde zanni abdi bi") *-Gördüğümüz ve işittiklerimizle düşüncelerimizi inşa ediyoruz. Akıl da bu tasavvurdan kendine uygun olanı çekiyor. Sahip olduğun her düşünce sana hem malzeme hem de kuvvet oluşturur. Vs.vs ("Güzel gören güzel düşünür, güzel düşünen hayatından lezzet alır." elmas parçasından kesilmiş kırıntılar olarak görüyorum ve vesile olanları tebrikle, onlara dua ederek Barekallah diyorum.)
03.01.2015abi okuyor açıklıyor işte bariz bir malumat değil mi bu neyi açıklamasını istiyorsunuz :)
03.01.2015HTek kardesim, buradaki dersler risalelerin serh ve izahi midir? bunu neye göre söylüyorsunuz? aciklarsaniz sevinirim..
03.01.2015"Oku, oku anlarsın..." demek yanlıştır. Hakikaten 1982 de bani Risale-i Nur'la tanıştıran "benim Rüşdü Abim" -Allah hepsinden razı olsun- "bu sözü böyle anlıyorum, demekki neymiş..." diye izahlarda bulunurdu. Bana has yapılan bu açıklamalar bende "bu kitaplar işe yarar" kanaati uyandırdı. Okumaya başladım. Aynı zatın selamıyla, Allah rahmet eylesin Safranbolu'da Mustafa Osman Abi'yi, Kastamonu'da Mehmet Feyzi Abi'yi ziyaret ettim. Kafamdaki soru: Nasıl okumam lazım? M. Feyzi Abi ziyaretimizde, daha sorumu dillendirmeden: "-Kardeşim, Risale-i Nurları ihtiyaç saiki ile okumak lazım. Aksi halde hakikat tehacüb eder, nazarlar satırların üzerinden kayar gider kitap biter birşey anlamazsın. Fakat ihtiyaç saiki ile okursan bir mananın bittiği yerde başka bir mana başlar. Denizin dalgaları gibi manalar tazelenir." diye cevap vermişti. Mütalaa ve müzakere, ihtiyaçlarımızı karşılayan çarelerin süzülmesini mümkün kılıyor. Bu sitede yayınlanan videolar ve diğer dökümanların, Risale-i Nur'un ihtiyaçlarıma tekabül eden şerh ve izahları olduğunu görüyorum. Allah hepinizden razı olsun.
02.01.2015