Emr-i itibari olan şeyler aynı zamanda emr-i nisbidirler. Emr-i itibari demek mevcud da madum da olmayan, kendi başlarına değil de ancak mevcud olan başka durumlarla beraber düşünüldüğünde itibar edilmeleri, varsayılabilmeleri mümkün olan ilişkisel, izafi ve nisbi unsurlardır.
Bu unsurlar NEFSÜ’L-EMİR'de mevcuddurlar, ancak hariçte bir vücudları yoktur yani vücud-u haricileri yoktur. Bu unsurlara ne zaman aklen itibar edersek yani varsayarsak o zaman zihnimizde de var olurlar yani vücud-u zihnileri olur. Hiç kimse tarafından itibar edilmeseler bile NEFSÜ’L-EMİR'de var olmaya devam ederler. Bunlara hal de denmekde. Teftâzânî hali “var (mevcud) ve yok (madum) olmamakla birlikte, bir var olanla (mevcud) kâim bulunan sıfattır” şeklinde tanımlar.
Bütün vakıa mutabık masdarî manalar, tercih ve meyelan emr-i itibaridirler. Aynı zamanda emr-i nisbidirler, çünkü başkaları sayesinde, yani başka varlıklar sayesinde varsayılabililer.
Yazmak, yürümek, koşmak gibi fiil ile ilgili bütün masdarlar böyledir.
Mesela yürümek masdarının hariçte vücudu yok, ancak nisbet ile yani hariçte var olan insanda yine harici vücudu var olan yürüyüş haletini/durumunu (hasıl-ı bil'masdarını) ortaya çıkarmak, meydana getirmek manasına gelen yürümek masdarına itibar ederek bizde yürümek masdarının vücud-u zihnîsi hasıl oluyor, yani itibar edilebiliyor. Bu masdar hasıl-ı bil'masdar olan fiilin esasıdır. Masdarın esası da meyelandır, tercihdir.
Âdetullahın cereyanı üzerine hasıl-ı bil'masdarın vücudu, masdara mütevakkıftır. Masdarın esası ise, meyelandır. Meyelan veya meyelandaki tasarruf mevcudattan değildir...
İşarat-ül İ'caz - 74
Meyelan da tercih de aynı şekilde hem emr-i itibaridir hem de emr-i nisbidir.
Sağ, sol, uzunluk, kısalık, sayılar, miktarlar, kanunlar, kevnî kanunlar, belki vakit gibi bütün manaların da böyle olduğunu söyleyebiliriz...
Diye düşünüyorum.
Yorumlar
Yorum YapEmr-i itibari olan şeyler aynı zamanda emr-i nisbidirler. Emr-i itibari demek mevcud da madum da olmayan, kendi başlarına değil de ancak mevcud olan başka durumlarla beraber düşünüldüğünde itibar edilmeleri, varsayılabilmeleri mümkün olan ilişkisel, izafi ve nisbi unsurlardır. Bu unsurlar NEFSÜ’L-EMİR'de mevcuddurlar, ancak hariçte bir vücudları yoktur yani vücud-u haricileri yoktur. Bu unsurlara ne zaman aklen itibar edersek yani varsayarsak o zaman zihnimizde de var olurlar yani vücud-u zihnileri olur. Hiç kimse tarafından itibar edilmeseler bile NEFSÜ’L-EMİR'de var olmaya devam ederler. Bunlara hal de denmekde. Teftâzânî hali “var (mevcud) ve yok (madum) olmamakla birlikte, bir var olanla (mevcud) kâim bulunan sıfattır” şeklinde tanımlar. Bütün vakıa mutabık masdarî manalar, tercih ve meyelan emr-i itibaridirler. Aynı zamanda emr-i nisbidirler, çünkü başkaları sayesinde, yani başka varlıklar sayesinde varsayılabililer. Yazmak, yürümek, koşmak gibi fiil ile ilgili bütün masdarlar böyledir. Mesela yürümek masdarının hariçte vücudu yok, ancak nisbet ile yani hariçte var olan insanda yine harici vücudu var olan yürüyüş haletini/durumunu (hasıl-ı bil'masdarını) ortaya çıkarmak, meydana getirmek manasına gelen yürümek masdarına itibar ederek bizde yürümek masdarının vücud-u zihnîsi hasıl oluyor, yani itibar edilebiliyor. Bu masdar hasıl-ı bil'masdar olan fiilin esasıdır. Masdarın esası da meyelandır, tercihdir. Âdetullahın cereyanı üzerine hasıl-ı bil'masdarın vücudu, masdara mütevakkıftır. Masdarın esası ise, meyelandır. Meyelan veya meyelandaki tasarruf mevcudattan değildir... İşarat-ül İ'caz - 74 Meyelan da tercih de aynı şekilde hem emr-i itibaridir hem de emr-i nisbidir. Sağ, sol, uzunluk, kısalık, sayılar, miktarlar, kanunlar, kevnî kanunlar, belki vakit gibi bütün manaların da böyle olduğunu söyleyebiliriz... Diye düşünüyorum.
23.09.2023